Ehlibeyt (as.) Yarenlerinin Buluşma Noktası

Css-Sablon Kur’an-ı Kerim Online Dersler

Site Duyuruları

2. Duyuru

Kur’an- Kerim(Arapça) Online Oku

Site Duyuruları

3. Duyuru

Kur’an-ı Kerim Meali (Abdulbaki Gölpınarlı )...

Site Duyuruları

EHLİBEYT YARENLERİ

14 MASUM (AS.) YARENLERİ

ehlibeytyareni

TAKDİM

          TAKDİM
Elinizde bulunan "İslam'da Şia" adıyla yayınlanan bu kitap, Batı dünyasına Şia mezhebini (Teşeyyü mezhebini) tanıtmak için yapılmış olan araştırma ve tahkikin bir bölümünü oluşturuyor. Batılı düşünürler geçtiğimiz asırda, İslam'ın değişik boyutlarında ve İslam medeniyeti hakkında araştırma yapmışlardı; ama yayınladıkları eserlerin çoğunun bağnazlık ve ard niyetten kaynaklandığı ve araştırmalarında İslam'ı tahrif etme amacını güttükleri gözlenmektedir.
Avrupalı -sözde- bu araştırmacı düşünürlerin İslam hakkında yaptıkları incelemelerde yararlandıkları kaynaklar Ehli Sünnet mezhebinin menba kitaplarıdır. Kur'an, hadis, sire-i nebevi, fıkıh ve kelamdan söz ettiklerinde görüşleri genellikle Ehl-i Sünnet vel Cemaat mezhebinin görüşleriyle bağdaşmaktadır. Gerçi onların bu konulardaki görüşlerinin çoğunu da garazlı ve kasıtlı olarak tahrif ederek aktarmışlardır.
Batılı dillerde yayımlanan eserlerde Şia mezhebi fer'i bir fırka olarak tanıtılmış, toplumsal ve siyasi bir takım çekişmeler sonucu ortaya çıktığı iddia edilmiş ve Teşeyyü mezhebinin ortaya çıkmasının dini sebeplerine fazla deyinilmemiştir. Şia mezhebi hakkında yaptıkları araştırmaların da büyük bir bölümünü İsmailiyye fırkası üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Hatta "İsna Aşeriyye" (On İki İmam Şiası) mezhebi, İsmailiyye fırkasına verilen önem kadar dikkate alınmamıştır.
Şayet, Batı dünyasının tarihî geçmişi, Şia'yı İsmailiyye ile sınırlamaya neden olmuştur. Batı şimdiye kadar iki defa İslam'la iç içe olmuş ve müstakim olarak temasta bulunmuş; Endülüs (İspanya) ve Sakliye (Sisil) de Araplarla, Doğu Avrupa'da Türklerle, her ikisinde de Ehl-i Sünnet İslamı'yla iç içe olmuşlardır. Şia mezhebiyle irtibat ve ilişkileri ancak, haçlı savaşlarından Filistin'de bulunan İsmailiyye fırkasıyla ve Endülüs merkezinde bazı yerlerde kısa ve sınırlı olmuştur.
Batı dünyası yeni çağdan önce Teşeyyü alemiyle, bilhassa Şii İran'la hiç irtibatta (temasta) bulunmamıştır; İran kültürüyle de ilk defa Hindistan'da tanışmıştır.
Her halükarda bu faktörler ve şayet batılıların akli yönünün ağırlıkta olduğu İslami öğretileri tahkir etmek için çaba harcamalarındandır ki, Teşeyyü mezhebi İslam tarihinde sahip olduğu gerçek çehresiyle ve günümüzde kendisine tabi olan milyonlarca Fars, Arap, Pakistanlı ve Hindistanlının bulunduğu bölgeler dışında gerektiği gibi tanınmamıştır. Batı dünyasında müsteşriklerin, Teşeyyü mezhebini İslam'da ortaya çıkmış bir bidat olarak nitelendirdikleri görüşü yaygındı. Hatta bazıları Teşeyyü mezhebinin asırlar sonra İslam düşmanları tarafından icad edildiğini zannediyorlar. Şia hakkında yapılmış veya Şia mezhebinden de söz eden bir kaç meşhur kitaba bakmak bu sözlerimizin doğruluğunu isbat etmeye yeter.
Bu alanda ve Batı dünyasında dinler hakkında yapılan araştırmalara tedrici olarak hakim olan bilhassa Anglo Sakson ülkelerinde yeni düşünce tarzına ve fikri akıma dikkat edildiğinde Teşeyyü mezhebi hakkında köklü araştırma ve tahkikin zarureti gün geçtikçe daha fazla hissediliyor.
Birinci dünya savaşından önce Amerika'da, daha sonra İngiltere'de şu gerçeğe vardılar ki bir dini tanımanın ve tanıtmanın en iyi yolu o dine mensup bir kişinin aracılığıyla olmalı ve sadece yüzeysel bir tanıtım özellikle de, dine inancı olmayan veya üzerinde araştırma yaptığı dini önceden kabullenmeyen bir kimse tarafından olursa asla yeterli olmayacaktır.
Bu gerçeğin ortaya çıkması ve batılı düşünürlerin bilhassa genç neslin, Amerika ve Avrupa'da Hrıstiyanlığın tazif edilmesi, Materyalizmin yaygınlaşıp hakim olmasıyla meydana gelen fikri boşluğu gidermek için doğulu dinlerden yararlanma gereksiniminin gün geçtikçe çoğalması, tedricen Amerika'da dinler hakkında köklü bir inceleme yapmak için araştırma merkezlerinin kurulmasına neden olmuştur. İmkan dahilinde bu dinleri iyi anlayabilmek için onların bilim adamlarından ve kaynaklarından yararlanıyorlar; bu araştırmalarda özellikle İslam, bilhassa Teşeyyü mezhebi göz ardı edilemezdi tabii.
Bu dalda ilk olarak araştırma yapan ve ün kazanan Colgate üniversitesi üstatlarından bilim adamı Profesör Kenneth Morgan, ömrünün bir bölümünü doğuda, doğulu dinlerin hepsinin büyük alimleri ve düşünürleriyle devamlı diyalog halinde görüşmelerle geçirmiştir.
Bu bilim adamı derlediği "İslam Doğru Yol" adlı kitap ile İslam aleminde şöhret kazanmıştır. Bu kitap İslam alimleri tarafından yazılmış, Üstad Mahmut Şahabi de o kitabın "Teşeyyü Mezhebi" bölümünü kaleme almıştır.
Yıllar önce Colgate Üniversitesi'nde, dünyadaki dinlerin düşünür ve temsilcilerini bir araya toplayabilmek için, dinleri araştırma merkezi kurmuştur ve kendisi de şimdi bu merkezin yöneticisi olup bir grup başarılı öğrenciyi dinlerin tarihi hususunda yönlendirmektedir.
Profesör Morgan, Doğulu dinlerin temel kaynaklarını basıp, daima bu dinleri gerçek taraftarları açısından Batılılara tanıtmaya çalışmıştır.
Sekiz yıl önce ilk defa bu merkezi ziyarete gittiğimde, Şiilik hakkında asıl kaynak kitapların yetersizliği konusu dile getirildi. Tabii ki Sorbon Üniversitesi öğretim üyelerinden olan Profesör Hanri Korbon, Şii tefekkürünü tanıtmada değerli çalışmalar yapmıştır Profesör Hanri'nin eserleri Fransızca olup, çok derin bir şekilde kaleme alınmıştır ve ayrıca bu eserler irfan ve hikmet boyutlu olduğundan dinin diğer genel boyutlarını konu etmemiştir. İngilizce yazılmış olan diğer iki üç kitap ve broşür ise, genelde Şiiliği yok etmek veya reddetmek için ömrünü tüketmiş birkaç Mesih tebliğcilerinin kendi yorumlarıyla yaratmış oldukları düşünceleri ihtiva etmiştir.
Tesadüfen iki yıl kadar önce 1964 yılı yaz mevsiminde Profesör Morgan İran'a geldi. Bu sırada ben değerli üstadım Allame Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai'nin huzurunda öğrencilik yapıyordum. Haftada birkaç defa üstadımın evine gidip sonsuz ilim harmanından gücüm yettiği kadar ve kavrayabileceğim miktarda başak deriyordum. Bir gün Profesör Morgan ile beraber Allame Tabatabai'nin yanına gittik. Profesör Morgan, Allame Tabatabai'yi gördüğü andan itibaren onun maneviyat ve ruhaniyetine aşık oldu. Bu Amerikalı üstat, ilim ve hikmetin düşünce aşamasından geçip, amel merhalesine varan ve tüm söylediklerini tadan birinin karşısında olduğunu hemen anladı. Allame Tabatabai'nin evinden dönüp dar ve topraklı ve aynı zamanda maneviyatla dolup taşan sokaklardan geçtiğimizde Batılılar için Allame Tabatabai'nin benim yardımımla Şiilik hakkında bir kitap yazması önerildi. Çok geçmeden bu işin programı belirlendi. Allame Tabatabai iki üç sene zarfında biri "İslam'da Şiilik" ve diğeri "Şia Açısından Kur'an" olmak üzere iki değerli kitap yazdı ve böylece İslami ilimler doğrultusundaki hizmetlerini daha da artırdı.
Bu kitabın metnini (İslam'da Şiilik) iki yıl önce İngilizce'ye çevirdim ve bir süre de Amerika'da üniversite çapında ders olarak okutuldu. Öğrencilerin doğrudan doğruya büyük bir İslam aliminin kendi kalemiyle yazmış olduğu bu eseri iyi bir şekilde kavradıkları görülüp değerlendirildikten sonra, son aşamaları da kitap halinde yayınlanmaya hazır bir hale geldi.
Bu dizi kitapların Kur'an hakkında olan ikinci cildi de tercüme edilmektedir. Üçüncü cilt ise Şia'yı dünya çapında tanıtmaya yöneliktir. Bu da gerçekten Batı dünyasında boşluğu hissedilen ve gizli bir hazine niteliğini taşıyan Şia imamlarının bazı sözlerinin çevirisini ihtiva edecektir.
Buna göre "İslam'da Şiilik" kitabı, yepyeni bir araştırma olup daha yeni bir hedef peşindedir. Bu kitap, Şiiliği ve onun muhtelif boyutlarını İslami ve Şii düşünce alemi hakkında malumatı olmayıp, İslam'ın bu önemli bölümüne genel bir şekilde bakmak isteyen kimselere tanıtma amacını gütmektedir.
Allame Tabatabai, Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat'e hiçbir ihanette bulunmadan, aynı zamanda Şiiliğin asaletini savunarak ve Şiiliğin ortaya çıkma nedenini açıklayarak bu kitabın hedefini takip etmişlerdir. Teşeyyü ve Tesennün arasında hiçbir sorun ve tefrika çıkarmamaya bütün çabalarını sarf ederek, Şiilikteki imametin İslam'ın asıl bir boyutu olduğunu sergilemeye çalışmışlardır. Hatta Allame bu kitabında Şiiliğin asaletini savunarak, İslam'ın iki asıl bölümü olan Şiilik ve Sünnilik arasındaki diyalogu daha bir kolaylaştırmıştır. Çünkü, Şiilik ve Sünnilik arasındaki gerçek yaklaşım ancak ve ancak her iki tarafın asalet ve asilliğini korumakla mümkün olacaktır...
Batılı araştırmacılar ve ilim hayranlarına yönelik olarak yazılmış olan bu kitap, İranlılar için de büyük bir önem taşıdığından Farsça olarak da basıldı. Bu kitabın kendi dalında eşsiz bir eser olduğu söylenebilir.
Allame Tabatabai, açık bir dil ve kolay bir üslupla takriben Şia'nın bütün tarih, hikmet, irfan vb. boyutlarını, İslami ve Şii öğretilerin en önemli hakikatını bu özet kitapta açıklamışlardır.
Bu kitabı mütalaa eden birisi, Şii düşünce temellerini iyice kavrayabilir ve kendi araştırma ve tahkiki yolundaki zorlukları aşabilmesi için bir takım anahtar niteliği taşıyan konuları elde edebilir. Hakikatte bu nefis eser, Şianın manevi aleminden haberdar olmayan kişilerin bu manevi aleme adım atması için kılavuz olup, bu emin kılavuza dayanarak yolunu kaybetmeyeceğine ve hatta sağlam ipe sarılarak nihai hedefine varacağına emin olabilir.
Ancak ve ancak gerçek bir üstadın kaleminden akabilecek olan Şiiliğin ilim öğretilerinin tüm aşamaları, bunların tarihçesi, fıkıh ve şeriat hatta en ince manevi gerçekler kolay bir şekilde bu kitabın ihtivasını gerçekleştirmiştir. Her yönlü ve kolay üsluplu böyle bir kitaba her zamandan daha çok ihtiyaç duyulurken, şimdiye kadar böyle bir kitap topluma sunulmamıştır. Bu boşluğu sadece Allame Tabatabai'nin her yönlü düşüncesi ve usta kalemi doldurabilirdi.
Bugün 21 ziyaretçi sayfamızı ziyaret etti


Copyright © 2012 | Tüm Hakkı Saklıdır!!! |F-B TSRM: İlim Aşktır

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol