EHLİBEYT YARENLERİ
ehlibeytyareni
İmam Mehdi as. Gaybete çekildiği yer
Bismillahirrahmanirrahimİmam Mehdi (a.s) İle Görüşme
{ Bazı büyük alimler, Gaybet-i Kubra zamanında İmam Mehdi (a.s)'ın huzuruna giden veya uykuda ya da uyanıkken bir takım kerametler gören kişilerin adlarını ve başından geçenleri kitaplarında toplamış ve zikretmişlerdir. "Keşf'ul-Estar", "Bihar'ul-Envar" kitaplarında da bu hususla ilgili birçok senetli hadise nakledilmiştir. Merhum Hacı Nuri, "Necm'us- Sakıb" kitabında bu konuda yüz olay nakleder ve şöyle der: "Herkesten duyduğumuz her şeyi burada nakletmedik, ALLAH'ın yardımıyla sadece doğruluğuna güvendiğimiz olayları, güvenilir kişilerden aktardık." }
Biz de burada "Necm'us-Sakıb" kitabından bir olay nakletmekle yetiniyor ve
okuyuculardan bu kitapları araştırmalarını rica ediyoruz:
Faziletli alim Ali b. İsa Erbili "Keşf'ul-Ğumme" adlı kitabında diyor ki;
Güvenilir kardeşlerimden bir grup, Hille bölgesinde Hırkal köyü ahalisinden
İsmail b. İsa b. Hasan Hırkalı adında bir kişinin benim zamanımda vefat ettiğini bana haber verdiler.
Ben onu görmemiştim.
Onun oğlu Şemsud-din bana dedi ki; Babam(İsmail) bana şöyle bir olay anlattı:
Gençliğinde sol bacağında Tuse denilen yumruk büyüklüğünde bir yara çıkmış ve her bahar mevsimi patlıyor, ondan kan ve irin akıyormuş.
Bu dert onu her şeyden alı koyuyormuş. O Hilleye gelip Raziyyuddin Ali b. Tavus'un yanına giderek ona bu yarasından bahsetmiş. Seyyid b. Tavus, Hille cerrahlarını çağırmış, onu muayene ettirmiş ve demişler ki;
"Bu, toplar damar üzerinde çıkmış ve kesmekten başka çaresi yoktur. Ancak, bunu kesersek toplar damar da kesilebilir, eğer bu damar kesilirse İsmail sağ kalmaz. Onu kesmek çok tehlikelidir, biz bu işe girişemeyiz."
Seyyid b. Tavus, İsmail'e; "Ben Bağdat'a gidiyorum, gel seni de götüreyim ve oradaki cerrahlara göstereyim, belki onlar bir çare bulurlar" demiş. Bağdat'a gitmiş, tabipleri çağırmışlar,
onlar da aynı teşhisi koymuş ve aynı özrü getirmişler, İsmail bu duruma üzülmüş,
Seyyid ona; "ALLAH Teala üzerindeki bu necasetle kılacağın namazı kabul eder,
bu derde sabretmek mükafatsız değildir" demiş. Bunun üzerine İsmail;
"Öyleyse Samerra'ya ziyarete gideceğim ve İmamlardan yardım isteyeceğim" demiş ve yola çıkmış.
Şemsuddin sonra şöyle ekliyor; Babam diyordu ki; O nurlu hareme ulaştığım zaman İmam Ali Naki (a.s) ve İmam Hasan Askeri (a.s)'ı ziyaret ettikten.. sonra Serdab'a (İmam Mehdi'nin gaybete çekildiği yere) gittim. Geceleyin orada ALLAH'a çok ..yalvardım ve İmam Mehdi (a.s)'dan yardım diledim.
Sabahleyin Dicle nehrine gittim, elbisemi yıkadım ve ziyaret guslü yaptım.
İbriğimi su ile doldurarak bir kere daha ziyaret etmek için İmamların haremine geri döndüm,
kaleye varmadan birkaç atlının bana doğru geldiğini gördüm.
Samerra'nın etrafında bazı soylu ailelerin evleri olduğundan bunların eşraflardan olduğunu sandım.
Bana yetiştiklerinde, bunlardan kılıç kuşanmış ve birinin de sakalı yeni-yeni çıkmış olan iki genç + elinde bir mızrak bulunan ve üzeri tertemiz olan yaşlı bir adam ve
beline kılıç bağlamış, üzerine cübbe giymiş, sarığını omzuna salıvermiş ve elinde mızrak olan dört kişi olduğunu gördüm. O ihtiyar adam sağ tarafa ve iki genç de sol tarafa geçtiler.
Cübbe giymiş adam onların ortasında kaldı, bana selam verdi, ben de cevap verdim.
Cübbe giymiş adam; "Yarın yola mı çıkacaksın?" siye sordu.
Evet dedim. "Yaklaş bakayım, sana eziyet eden şu yara neymiş bir görelim!" dedi.
Ben bu sırada; "...Elbiselerimi yıkamış olduğumdan dolayı keşke bu bedevi bana dokunmasa..." diye düşünürken o eğildi ve beni kendine doğru çekerek elini yaramın üzerine koyup kuvvetle sıktı, canım pek yanmıştı... Sonra doğruldu, bu haldeyken yaşlı adam; "Kurtuldun İsmail!" dedi.
Ben(İsmail ); "Siz(İmam Mehdi a.f ) de felaha ve kurtuluşa erin" dedim.
Bu sırada birden, onun adımı bildiği düşüncesiyle şaşırdım,
bana; Kurtuluşa erdin diyen yaşlı adam bu sefer;
"İmam'dır O, İmam..." dedi.
Ben koşarak ayağının üzengisini öptüm.(
İmam (a.s) yola koyuldu, ben de ardından gidiyor ve feryat ediyordum, İmam (a.s); "Geri dön" dedi. Ben; "Sizi bırakmam mümkün değil" diye inledim.
İmam (a.s) tekrar; "Geri dönmek senin için daha hayırlıdır, geri dön" diye buyurdu.
Ben aynı sözü tekrarlayınca yaşlı adam dedi ki;
"Ey İsmail! İmam iki defa geri dön dediği halde onu dinlememekten utanmıyor musun?"
Bu sözler üzerine olduğum yerde kaldım...
Hareme dönünce haremdekiler beni gördüklerinde; "Durumun değişmiş, yaran ağrı yapıyor mu?" diye sordular. Hayır dedim... Durumu anlattıktan sonra sağ bacağımı açtıklarında yaradan hiçbir eser kalmadığını gördüler. Ben de dehşete kapıldım, diğer bacağımı da açtım, onda da bir şey görmedim.
İşte o zaman halk başıma toplanarak teberrük için elbiselerimi parçaladılar(.
[ Necm'us- Sakıb, s. 228-231]
Allah Sahibel Zaman a.f Zuhrunu Acil Eylesin inşAllah
Allahümme Salli Ala Muhammed ve A'li Muhammed ve Accil Ferecehum
Bugün 50 ziyaretçi sayfamızı ziyaret etti